4 Ekim 2011 Salı
Aşık Veysel'in Hikayesi
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar.
Karanlık iyice çöker köyün üzerine.
Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır.
Erken yatıp yarın sabaha güneş ışığına erken uyanılacaktır.
Adam üzerini değiştirir yatağına yönelir.
Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir.
Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser.
Kadının sevgilisi bahçededir. . .
Tam sözleştikleri gibi sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.
Kadın kocasının uyumasından emin olunca
sessizce yataktan kalkar üstünü giyer …
Ve pencereden aşağıya atlar.Başka bir adam içinkadın kocasını terk eder.
Koşarlar iki sevgili….. kaçıyorlar.Tarlaları ovaları aşarlar…..
Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki.
Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası Töre cinayetleri yoksulluk cefa korku.
Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler.
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki :
‘Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’ çıkartıp bakar ki…..
ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!!
Kocası her şeyin farkında.
Biliyor ki gidecek
‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim
çamaşırlarımı yıkadı ütüledi. Bana emeği geçti’
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE ! ! !
O Yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden
karısının giderek kendinden uzaklaşan adımlarını
attığı ayakkabısının içine koydu.
O güzel insanı O onurlu davranışı sergileyen O terk edilen adamı
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ …..
Çünkü O;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece...
Etiketler:
AŞK,
Duygusal Hikaye,
Güzel yazı,
Hikaye,
Öykü,
Sıra Dışı Bir Aşk Hikayesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 Ekim 2011 Salı
Aşık Veysel'in Hikayesi
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar.
Karanlık iyice çöker köyün üzerine.
Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır.
Erken yatıp yarın sabaha güneş ışığına erken uyanılacaktır.
Adam üzerini değiştirir yatağına yönelir.
Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir.
Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser.
Kadının sevgilisi bahçededir. . .
Tam sözleştikleri gibi sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.
Kadın kocasının uyumasından emin olunca
sessizce yataktan kalkar üstünü giyer …
Ve pencereden aşağıya atlar.Başka bir adam içinkadın kocasını terk eder.
Koşarlar iki sevgili….. kaçıyorlar.Tarlaları ovaları aşarlar…..
Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki.
Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası Töre cinayetleri yoksulluk cefa korku.
Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler.
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki :
‘Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’ çıkartıp bakar ki…..
ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!!
Kocası her şeyin farkında.
Biliyor ki gidecek
‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim
çamaşırlarımı yıkadı ütüledi. Bana emeği geçti’
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE ! ! !
O Yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden
karısının giderek kendinden uzaklaşan adımlarını
attığı ayakkabısının içine koydu.
O güzel insanı O onurlu davranışı sergileyen O terk edilen adamı
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ …..
Çünkü O;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece...
Etiketler:
AŞK,
Duygusal Hikaye,
Güzel yazı,
Hikaye,
Öykü,
Sıra Dışı Bir Aşk Hikayesi
4 yorum:
- bay tükancı dedi ki...
-
ilk defa okudum bu hikayeyi ama biraz da şaşkınım.
böyle bi duruma ne denir ki, hoşgörü desen sanmıyom, aşık desen onu da sanmıyom.
ama bi dakka, Aşık Veysel 7 yaşında kör oldu, nasıl görecek pencereden adamı. - 5 Ekim 2011 13:29
- DERVİŞ dedi ki...
-
Pencereden gören Veysel değil eşidir. Hikaye gerçek mi değil mi bilmiyorum. "Böyle bir duruma ne denir ki" yorumunuza ben de katılıyorum. Teşekkürler yorumunuz için.
- 5 Ekim 2011 13:35
- bay tükancı dedi ki...
-
iyi de Veysel değilse gören, nerden anlayacak eşinin kaçacağını da parayı koyacak ?
- 5 Ekim 2011 13:38
- DERVİŞ dedi ki...
-
Belkide çok daha öncesinde eşinin davranışlarından hissetmiştir ve hep beklemededir. Olay günü de ya eşinin davranışlarından ya da duyduğu seslerden beklediği günün geldiğini anlamıştır. Saygılarımla..
- 5 Ekim 2011 21:15
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
4 yorum:
ilk defa okudum bu hikayeyi ama biraz da şaşkınım.
böyle bi duruma ne denir ki, hoşgörü desen sanmıyom, aşık desen onu da sanmıyom.
ama bi dakka, Aşık Veysel 7 yaşında kör oldu, nasıl görecek pencereden adamı.
Pencereden gören Veysel değil eşidir. Hikaye gerçek mi değil mi bilmiyorum. "Böyle bir duruma ne denir ki" yorumunuza ben de katılıyorum. Teşekkürler yorumunuz için.
iyi de Veysel değilse gören, nerden anlayacak eşinin kaçacağını da parayı koyacak ?
Belkide çok daha öncesinde eşinin davranışlarından hissetmiştir ve hep beklemededir. Olay günü de ya eşinin davranışlarından ya da duyduğu seslerden beklediği günün geldiğini anlamıştır. Saygılarımla..
Yorum Gönder