24 Kasım 2010 Çarşamba
Gönderen Sensin
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, ne de daha yasamadigimiz bu askin topraga gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim bende senin kadar endiseli... Bir dokunusunla bin kenti yikacak güç verirdin bana, ama inandiramadim seni. Sen sorgularken beni kafanda ben gözlerinin içine bakiyordum kuskuyla. Bir tek sözün baglardi beni sana, oysa sen hep susmanin koynunda...
Askin içine bir kez girdi mi kusku teslim alir bedenleri de. Sütten çikmis ak kasik degildim ama yalani sokmadim iki kisilik dünyamiza. O dünya ki bazen minicik bir odada bazen kentin ortasinda sekillendi. Nasil da güzeldi... Zaten varsin diye her sey güzeldi ama sen buna inanmadin. Ah bu sorular. Yasamak varken sevdayi delice, niye bogariz sorunlarla? Nasil ikna edebilirdim seni? Ben ask dedikçe sen dur dedin. Ben seninleyim dedikçe sen hayir dedin. Zaten az konusan sen olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çikardin ortaya. Ben bir sey diyemedim.
Ne kadar zarar vermisim sana meger... Nasil degistirmisim seni. Oysa hiç böyle düsünmemistim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi oldugundan farkli bir hala getirmek istemem. Ama öyle oldu iste. Demek ki gitmelerin zamani simdi. Çocukluguna siginir atlatirsin bu aciyi. Ne sevismelerimiz kalir aklinda ne sevda sözlerimiz. Rahat degilim diyordun ya rahat ol artik. Gülüslerini saklaman için bir neden kalmadi. Tedirginliginin sebebi de kalkti ortadan...
Gidisim yürekten degil, zorunluluktan. Sanma ki bu toy sevdayi baska kimliklere tasirim. Sanma ki benden sakladigin gülüsleri yalanci yüzlerde ararim. Seni de götürürüm yüregimde. Yoklugunu tasirim. Bulup bulup kaybettim seni. Ne yazik ki toz-duman edemedim kuskularini, ne yazik ki kalamadin bana. Öpücügümün kokusu kalacak kapinin esiginde. Kokladikça bizi bir yanlisa mahkum ettigini anlayacaksin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
24 Kasım 2010 Çarşamba
Gönderen Sensin
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, ne de daha yasamadigimiz bu askin topraga gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim bende senin kadar endiseli... Bir dokunusunla bin kenti yikacak güç verirdin bana, ama inandiramadim seni. Sen sorgularken beni kafanda ben gözlerinin içine bakiyordum kuskuyla. Bir tek sözün baglardi beni sana, oysa sen hep susmanin koynunda...
Askin içine bir kez girdi mi kusku teslim alir bedenleri de. Sütten çikmis ak kasik degildim ama yalani sokmadim iki kisilik dünyamiza. O dünya ki bazen minicik bir odada bazen kentin ortasinda sekillendi. Nasil da güzeldi... Zaten varsin diye her sey güzeldi ama sen buna inanmadin. Ah bu sorular. Yasamak varken sevdayi delice, niye bogariz sorunlarla? Nasil ikna edebilirdim seni? Ben ask dedikçe sen dur dedin. Ben seninleyim dedikçe sen hayir dedin. Zaten az konusan sen olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çikardin ortaya. Ben bir sey diyemedim.
Ne kadar zarar vermisim sana meger... Nasil degistirmisim seni. Oysa hiç böyle düsünmemistim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi oldugundan farkli bir hala getirmek istemem. Ama öyle oldu iste. Demek ki gitmelerin zamani simdi. Çocukluguna siginir atlatirsin bu aciyi. Ne sevismelerimiz kalir aklinda ne sevda sözlerimiz. Rahat degilim diyordun ya rahat ol artik. Gülüslerini saklaman için bir neden kalmadi. Tedirginliginin sebebi de kalkti ortadan...
Gidisim yürekten degil, zorunluluktan. Sanma ki bu toy sevdayi baska kimliklere tasirim. Sanma ki benden sakladigin gülüsleri yalanci yüzlerde ararim. Seni de götürürüm yüregimde. Yoklugunu tasirim. Bulup bulup kaybettim seni. Ne yazik ki toz-duman edemedim kuskularini, ne yazik ki kalamadin bana. Öpücügümün kokusu kalacak kapinin esiginde. Kokladikça bizi bir yanlisa mahkum ettigini anlayacaksin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder