24 Kasım 2010 Çarşamba
İki Kurbağa
Bir gün iki kurbağa, bir süt küpünün içine düşmüşler… Kurtulmak için sıçramışlar, atlamışlar ama nafile; bir türlü küpten dışarı çıkamıyormuşlar…
Yorulana kadar giriştikleri denemelerin sonucunda başka bir gerçeği daha anlamışlar: Küp, zıplayıp çıkmalarına imkân vermeyecek kadar yüksekmiş…Kurbağalardan biri ümitsizlik içinde haykırmış:
“Mahvolduk!.. Buradan çıkmamız mümkün değil! Bu küpün içinde ölüp gideceğiz.”
“O kadar kolay pes etme bakalım” diye karşılık vermiş diğer kurbağa.. “Çıkmadık candan ümit kesilmez… Kim bilir, hiç ummadığımız bir anda imdadımıza yardımsever bir el yetişir belki de...”
Karamsar kurbağa acı bir kahkaha attıktan sonra şöyle demiş:
“Benim kurbağa Polyannam!.. Neler sayıklıyorsun sen? Bari böylesi bir haldeyken hayal görmekten vazgeç.”
“Ben hayal filan görmüyorum. Nasıl bilmiyorum, ama buradan kurtulacakmışız gibi bir his var içimde. Kendini koyuverme sakın!”
Ne yazık ki, karamsar kurbağa’nın ümitsizliği her geçen dakika daha çok artmış ve ümitsizliği arttıkça, bacaklarındaki güç ve kuvvet de azaldıkça azalmış…Ve en sonunda mücadeleyi bırakıp sütte yüzmekten vazgeçmiş. Bir-iki dakika sonra da son nefesini vermiş…
Mücadele eden kurbağa ise arkadaşının bu kadar kolay vazgeçip ölmesine çok üzülmüş, fakat ümidini hiç yitirmemiş. Bir taraftan da sebebini bilmeden sütün içinde var gücüyle çırpınmış... Karanlıkta, yapayalnız, çaresiz, ama hiç ümitsizliğe düşmeden… çırpınmış… çırpınmış…çırpınmış… Bu hal dakikalarca devam etmiş. Bir ara çırpınırken ayaklarına bir şey çarpmış. Dönüp baktığında çırpındığı sütün tereyağına dönüştüğünü görmüş. Gözleri sevinçle parlamış, çünkü bu onun kurtuluş vesilesi olabilirmiş!
Azalmaya yüz tutan gücü, ummadığı kadar artmış. Bu defa niçin yaptığını bilerek, bacaklarını yine çırpıp durmuş… Bir saat kadar sonra küpteki tereyağı o kadar büyümüş ki, onun üstüne basıp zıpladığı gibi küpün dışına atmış kendini… ve direnişi sayesinde mücadeleyi kazanmış…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
24 Kasım 2010 Çarşamba
İki Kurbağa
Bir gün iki kurbağa, bir süt küpünün içine düşmüşler… Kurtulmak için sıçramışlar, atlamışlar ama nafile; bir türlü küpten dışarı çıkamıyormuşlar…
Yorulana kadar giriştikleri denemelerin sonucunda başka bir gerçeği daha anlamışlar: Küp, zıplayıp çıkmalarına imkân vermeyecek kadar yüksekmiş…Kurbağalardan biri ümitsizlik içinde haykırmış:
“Mahvolduk!.. Buradan çıkmamız mümkün değil! Bu küpün içinde ölüp gideceğiz.”
“O kadar kolay pes etme bakalım” diye karşılık vermiş diğer kurbağa.. “Çıkmadık candan ümit kesilmez… Kim bilir, hiç ummadığımız bir anda imdadımıza yardımsever bir el yetişir belki de...”
Karamsar kurbağa acı bir kahkaha attıktan sonra şöyle demiş:
“Benim kurbağa Polyannam!.. Neler sayıklıyorsun sen? Bari böylesi bir haldeyken hayal görmekten vazgeç.”
“Ben hayal filan görmüyorum. Nasıl bilmiyorum, ama buradan kurtulacakmışız gibi bir his var içimde. Kendini koyuverme sakın!”
Ne yazık ki, karamsar kurbağa’nın ümitsizliği her geçen dakika daha çok artmış ve ümitsizliği arttıkça, bacaklarındaki güç ve kuvvet de azaldıkça azalmış…Ve en sonunda mücadeleyi bırakıp sütte yüzmekten vazgeçmiş. Bir-iki dakika sonra da son nefesini vermiş…
Mücadele eden kurbağa ise arkadaşının bu kadar kolay vazgeçip ölmesine çok üzülmüş, fakat ümidini hiç yitirmemiş. Bir taraftan da sebebini bilmeden sütün içinde var gücüyle çırpınmış... Karanlıkta, yapayalnız, çaresiz, ama hiç ümitsizliğe düşmeden… çırpınmış… çırpınmış…çırpınmış… Bu hal dakikalarca devam etmiş. Bir ara çırpınırken ayaklarına bir şey çarpmış. Dönüp baktığında çırpındığı sütün tereyağına dönüştüğünü görmüş. Gözleri sevinçle parlamış, çünkü bu onun kurtuluş vesilesi olabilirmiş!
Azalmaya yüz tutan gücü, ummadığı kadar artmış. Bu defa niçin yaptığını bilerek, bacaklarını yine çırpıp durmuş… Bir saat kadar sonra küpteki tereyağı o kadar büyümüş ki, onun üstüne basıp zıpladığı gibi küpün dışına atmış kendini… ve direnişi sayesinde mücadeleyi kazanmış…
1 yorum:
- plndrkn dedi ki...
-
Çok seviyorum böyle hikayeleri..
Ne güzel geldi akşam akşam, teşekkürler.. - 24 Kasım 2010 11:36
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
1 yorum:
Çok seviyorum böyle hikayeleri..
Ne güzel geldi akşam akşam, teşekkürler..
Yorum Gönder