25 Ocak 2011 Salı

AHBAPLIK





Kuzey Carolina’ da bir eyalet oto yolunun kenarına çekilmiş siyah bir Limuzin, içinde büyük bir patron olduğu, görünüşünden anlaşılan bir kişi ve dışarıda motor kaputu açılmış Limuzin’ in motorunu bilinçsizce bakan, çaresizlikten yüzü kıpkırmızı olmuş, üniformalı başı kasketli bir şoför…

Arkadan çok eski model A tipi Ford bir otomobille gelen çiftçi kılıklı bir adam otomobilinden iner, “Hayrola ahbap halledemediğin bir şey mi var” diyerek Limuzin’ e yaklaşır; bakar ki bu kendisininki gibi değil. Pek işin içinden çıkamayacağını anlayarak “Benim Ford’ la senin arabanı kasabaya kadar çekeyim. Biliyorsun ya Ford gibisi yoktur. Zaten kasaba bir sigara içimlik yerdir.” der. Adamın bir sigara içimlik dediği yer 15-20 km’ lik uzaklıktadır.
Limuzin’ i kasabanın tamircisinin önüne çeker ve “Haydi ahbap bana izin verin, gidip şu mektupları dağıtayım” der. Adam hem çiftlikle uğraşıyor, hem de kasabanın posta idaresinde çiftliklere mektup dağıtarak kendisine ek bir kazanç sağlıyor.

Limuzin’ deki şoför otomobilden iner ve patronun verdiği çeki adama uzatır. Fakat adam çeke bakmadan eliyle iter ve “Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir ahbaba yardım etmezse bu dünyanın hali ne olur?” der ve yürüyüp gider. Limuzin’ deki patron hafifçe kızarır fakat sesini çıkartmaz.

Arada bir süre geçer, çiftçi bir gün evine döndüğünde yolun kenarına park edilmiş son model bir otomobil görür ve kimin geldiğini görmek için otomobile yaklaşır. Otomobil boştur, yalnız direksiyona iliştirilmiş üzerinde kendi adı yazılmış bir kart vardır. Kartta: “Ahbap, duydum ki Ford araban tamir edilemeyecek durumdaymış. Bu arabayı sana armağan olarak yolladım. Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir ahbaba yardım etmese bu dünyanın hali ne olur? Henry FORD "

Hiç yorum yok:

25 Ocak 2011 Salı

AHBAPLIK





Kuzey Carolina’ da bir eyalet oto yolunun kenarına çekilmiş siyah bir Limuzin, içinde büyük bir patron olduğu, görünüşünden anlaşılan bir kişi ve dışarıda motor kaputu açılmış Limuzin’ in motorunu bilinçsizce bakan, çaresizlikten yüzü kıpkırmızı olmuş, üniformalı başı kasketli bir şoför…

Arkadan çok eski model A tipi Ford bir otomobille gelen çiftçi kılıklı bir adam otomobilinden iner, “Hayrola ahbap halledemediğin bir şey mi var” diyerek Limuzin’ e yaklaşır; bakar ki bu kendisininki gibi değil. Pek işin içinden çıkamayacağını anlayarak “Benim Ford’ la senin arabanı kasabaya kadar çekeyim. Biliyorsun ya Ford gibisi yoktur. Zaten kasaba bir sigara içimlik yerdir.” der. Adamın bir sigara içimlik dediği yer 15-20 km’ lik uzaklıktadır.
Limuzin’ i kasabanın tamircisinin önüne çeker ve “Haydi ahbap bana izin verin, gidip şu mektupları dağıtayım” der. Adam hem çiftlikle uğraşıyor, hem de kasabanın posta idaresinde çiftliklere mektup dağıtarak kendisine ek bir kazanç sağlıyor.

Limuzin’ deki şoför otomobilden iner ve patronun verdiği çeki adama uzatır. Fakat adam çeke bakmadan eliyle iter ve “Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir ahbaba yardım etmezse bu dünyanın hali ne olur?” der ve yürüyüp gider. Limuzin’ deki patron hafifçe kızarır fakat sesini çıkartmaz.

Arada bir süre geçer, çiftçi bir gün evine döndüğünde yolun kenarına park edilmiş son model bir otomobil görür ve kimin geldiğini görmek için otomobile yaklaşır. Otomobil boştur, yalnız direksiyona iliştirilmiş üzerinde kendi adı yazılmış bir kart vardır. Kartta: “Ahbap, duydum ki Ford araban tamir edilemeyecek durumdaymış. Bu arabayı sana armağan olarak yolladım. Şu üç günlük dünyada bir ahbap, bir ahbaba yardım etmese bu dünyanın hali ne olur? Henry FORD "

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar