30 Aralık 2009 Çarşamba

Üç Noel Güvercini



ÜÇ NOEL GÜVERCİNİ
Bir zamanlar ormanın derinliklerinde ufacık bir kulübede yaşlı mı yaşlı bir nine yaşarmış. Kimi kimsesi yokmuş. Dünya onu, o dünyayı unutmuş. Bütün yaz boyunca ormandan şifalı bitki, meyve sebze toplar, onlarla beslenir; bir kısmını kurutur; kışın da kulübesinden neredeyse hiç çıkmadan onlarla yaşarmış.
Kış aylarını evinde geçirmesi biraz canını sıkarmış, ama kış geldiğinde de en büyük eğlencesi Noel'i beklemek olurmuş.
Noel gecesini iple çeker, sonunda çok beklediği o gece geldiğinde kulübesinin bir göz odasına ufacık çam ağacını kurarmış. En çok sevdiği süs ise ağacın en alt dalına astığı güvercin yuvasıymış.
Kırmızı porselenden yapılan bu minicik güvercin yuvasında üç minicik güvercin varmış. Hepsi değişik renkte olan güvercinler hakiki güvercinler gibi canlı dururlar, izleyende her an sanki uçuvereceklermiş izlenimi bırakırlarmış.
İşte o Noel gecesi de ninenin sabırsızlıkla beklediği an gelmiş. Ufacık ağacını itinayla kurmuş, kuru çiçeklerle, meyvelerle süslemiş, en alt dala hayattaki en büyük hazinesi olan güvercin yuvasını takmış ve ağacın üzerindeki minicik mumları ve maytapları yakmış.
Ama çok kötü bir şey olmuş! Yanan maytaplardan çıkan kıvılcımlardan biri tam güvercin yuvasının üzerine düşmüş ve güvercinler sıcaklığın etkisiyle olsa gerek, parça parça oluvermişler.
Nine çok üzülmüş. Bütün gece ağlamış, güvercinlerinin neden kendini bırakıp gittiklerini, güvercinsiz bir çam ağacının artık neye yarayacağını düşünmüş. Hayata küsmüş.
Ertesi akşam, yani Noel bayramının birinci günü, titreyen elleriyle ağacın üzerindeki minik mumları yakarken göz yaşlarını tutamıyormuş. Minik mum yaşlı ninenin durumuna pek acımış.
Mum yandıkça gözyaşı gibi süzülen mum damlalarından biri tam güvercin yuvasının üzerine düşmüş. Soğuyup katılaştığında mum damlası aslından ayırt edilemeyen bir güvercin gibiymiş. İkinci damla da tam yuvanın yanına düşmüş, soğuduğunda o da bir güvercin olmuş. Diğer ikisinin yanına düşen üçüncü damla da minik bir güvercin olarak soğumuş.
Yaşlı nine bu olup biteni daha sonra fark etmiş. Güvercinlerinin nasıl olup da geri geldiklerini anlamamış. Ama çok sevinmiş. Noel bayramı yeniden gerçek bir bayrama dönüşmüş onun için.
Kim bilir, hayatta belki de bir şeyleri çok istemek gerek. Tıpkı ninenin güvercinlerine tekrar kavuşmayı çok istemesi gibi.

Hiç yorum yok:

30 Aralık 2009 Çarşamba

Üç Noel Güvercini



ÜÇ NOEL GÜVERCİNİ
Bir zamanlar ormanın derinliklerinde ufacık bir kulübede yaşlı mı yaşlı bir nine yaşarmış. Kimi kimsesi yokmuş. Dünya onu, o dünyayı unutmuş. Bütün yaz boyunca ormandan şifalı bitki, meyve sebze toplar, onlarla beslenir; bir kısmını kurutur; kışın da kulübesinden neredeyse hiç çıkmadan onlarla yaşarmış.
Kış aylarını evinde geçirmesi biraz canını sıkarmış, ama kış geldiğinde de en büyük eğlencesi Noel'i beklemek olurmuş.
Noel gecesini iple çeker, sonunda çok beklediği o gece geldiğinde kulübesinin bir göz odasına ufacık çam ağacını kurarmış. En çok sevdiği süs ise ağacın en alt dalına astığı güvercin yuvasıymış.
Kırmızı porselenden yapılan bu minicik güvercin yuvasında üç minicik güvercin varmış. Hepsi değişik renkte olan güvercinler hakiki güvercinler gibi canlı dururlar, izleyende her an sanki uçuvereceklermiş izlenimi bırakırlarmış.
İşte o Noel gecesi de ninenin sabırsızlıkla beklediği an gelmiş. Ufacık ağacını itinayla kurmuş, kuru çiçeklerle, meyvelerle süslemiş, en alt dala hayattaki en büyük hazinesi olan güvercin yuvasını takmış ve ağacın üzerindeki minicik mumları ve maytapları yakmış.
Ama çok kötü bir şey olmuş! Yanan maytaplardan çıkan kıvılcımlardan biri tam güvercin yuvasının üzerine düşmüş ve güvercinler sıcaklığın etkisiyle olsa gerek, parça parça oluvermişler.
Nine çok üzülmüş. Bütün gece ağlamış, güvercinlerinin neden kendini bırakıp gittiklerini, güvercinsiz bir çam ağacının artık neye yarayacağını düşünmüş. Hayata küsmüş.
Ertesi akşam, yani Noel bayramının birinci günü, titreyen elleriyle ağacın üzerindeki minik mumları yakarken göz yaşlarını tutamıyormuş. Minik mum yaşlı ninenin durumuna pek acımış.
Mum yandıkça gözyaşı gibi süzülen mum damlalarından biri tam güvercin yuvasının üzerine düşmüş. Soğuyup katılaştığında mum damlası aslından ayırt edilemeyen bir güvercin gibiymiş. İkinci damla da tam yuvanın yanına düşmüş, soğuduğunda o da bir güvercin olmuş. Diğer ikisinin yanına düşen üçüncü damla da minik bir güvercin olarak soğumuş.
Yaşlı nine bu olup biteni daha sonra fark etmiş. Güvercinlerinin nasıl olup da geri geldiklerini anlamamış. Ama çok sevinmiş. Noel bayramı yeniden gerçek bir bayrama dönüşmüş onun için.
Kim bilir, hayatta belki de bir şeyleri çok istemek gerek. Tıpkı ninenin güvercinlerine tekrar kavuşmayı çok istemesi gibi.

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar