18 Ocak 2010 Pazartesi
Bir Saatini Alabilir miyim Babacığım?
Adam yorgun argın eve döndüğünde beş yaşındaki oğlunu kapının önünde kendisini beklerken buldu. Çocuk babasına, saatte ne kadar para kazandığını sordu. Zaten yorgun gelen adam, oğluna:
- ''Bu senin işin değil'' diyerek karşılık verdi.
Çocuk dayattı:
- ''Babacığım lütfen bilmek istiyorum'' dedi.
Adam:
- ''Bu kadar çok bilmek istiyorsan söyleyeyim, saatte 20 dolar kazanıyorum.''
Bunun üzerine çocuk, babasından bir istekte bulundu:
- ''Peki babacığım, bana 10 dolar borç verir misin?'' dedi.
Adam, daha çok sinirlendi:
- ''Benim senin saçma oyuncaklarına ya da benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi derhal odana git ve kapını kapat.''
Çocuk sessizce odasına çıkıp, kapısını kapattıktan sonra, adam sinirli sinirli düşünmeye başladı:
- ''Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?'' dedi kendi kedine.
Aradan bir saat geçmiş, adam biraz daha sakinleşmişti. Çocuğuna, parayı neden istediğini bile sormadığı geldi aklına. Yukarıya, çocuğun odasına çıktı ve yatağında uzanan çocuğuna, uyuyup uyumadığını sordu.
- ''Hayır uyumuyorum'' diye yanıtladı çocuk.
Adam, çocuğundan özür diledi:
- ''Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim, yorgundum'' dedi.
Ve elindeki parayı uzattı:
- ''Al bakalım istediğin 10 doları.''
- ''Teşekkürler babacığım'' dedi.
Ve yastığının altında sakladığı buruşuk paraları çıkardı, elindeki parayla birleştirdi, tümünü tane tane saymaya başladı. Oğlunun yastık altından para çıkarıp saydığını gören adam, yine sinirlendi:
- ''Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?'' diye bağırdı, ''Benim senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak zamanım yok.''
Çocuk, babasının bağırmasına aldırmadı bile:
- ''Fakat yeterince param yoktu ki... Ancak şimdi tamamlayabildim'' dedi.
Ve elindeki paraların tümünü babasına uzattı.
- ''İşte sana 20 dolar babacığım, şimdi bir saatini alabilir miyim?''
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 Ocak 2010 Pazartesi
Bir Saatini Alabilir miyim Babacığım?
Adam yorgun argın eve döndüğünde beş yaşındaki oğlunu kapının önünde kendisini beklerken buldu. Çocuk babasına, saatte ne kadar para kazandığını sordu. Zaten yorgun gelen adam, oğluna:
- ''Bu senin işin değil'' diyerek karşılık verdi.
Çocuk dayattı:
- ''Babacığım lütfen bilmek istiyorum'' dedi.
Adam:
- ''Bu kadar çok bilmek istiyorsan söyleyeyim, saatte 20 dolar kazanıyorum.''
Bunun üzerine çocuk, babasından bir istekte bulundu:
- ''Peki babacığım, bana 10 dolar borç verir misin?'' dedi.
Adam, daha çok sinirlendi:
- ''Benim senin saçma oyuncaklarına ya da benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi derhal odana git ve kapını kapat.''
Çocuk sessizce odasına çıkıp, kapısını kapattıktan sonra, adam sinirli sinirli düşünmeye başladı:
- ''Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?'' dedi kendi kedine.
Aradan bir saat geçmiş, adam biraz daha sakinleşmişti. Çocuğuna, parayı neden istediğini bile sormadığı geldi aklına. Yukarıya, çocuğun odasına çıktı ve yatağında uzanan çocuğuna, uyuyup uyumadığını sordu.
- ''Hayır uyumuyorum'' diye yanıtladı çocuk.
Adam, çocuğundan özür diledi:
- ''Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim, yorgundum'' dedi.
Ve elindeki parayı uzattı:
- ''Al bakalım istediğin 10 doları.''
- ''Teşekkürler babacığım'' dedi.
Ve yastığının altında sakladığı buruşuk paraları çıkardı, elindeki parayla birleştirdi, tümünü tane tane saymaya başladı. Oğlunun yastık altından para çıkarıp saydığını gören adam, yine sinirlendi:
- ''Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?'' diye bağırdı, ''Benim senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak zamanım yok.''
Çocuk, babasının bağırmasına aldırmadı bile:
- ''Fakat yeterince param yoktu ki... Ancak şimdi tamamlayabildim'' dedi.
Ve elindeki paraların tümünü babasına uzattı.
- ''İşte sana 20 dolar babacığım, şimdi bir saatini alabilir miyim?''
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder