17 Mart 2010 Çarşamba
Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği
Bir lise öğretmeni bir gün öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?” Öğrenciler, çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. Ve öğretmen devam eder:
“Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz okula birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!”
Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
“Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur.
Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçer. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlarlar:
“Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
“Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.”
“Hem sıkıldık, hem yorulduk…”
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
17 Mart 2010 Çarşamba
Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği
Bir lise öğretmeni bir gün öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?” Öğrenciler, çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. Ve öğretmen devam eder:
“Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz okula birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!”
Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
“Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur.
Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçer. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlarlar:
“Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
“Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.”
“Hem sıkıldık, hem yorulduk…”
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”
3 yorum:
- Pabuc dedi ki...
-
Ders alınası bir yazı...Affetmek çok zor geliyor insana ama içinde taşıdıkça da seni yıpratıyor bunu farkedemiyoruz...Onun için diyorum ki ''boşverrrr'' demek bazen çok iyi bişey...
- 17 Mart 2010 11:09
- sufi dedi ki...
-
Muhteşem bir dersti.Ellerine sağlık.Affederek kurtulalım yüklerimizden kendimizi mahrum bırakmayalım iyilikten, sevgilerimle.
- 18 Mart 2010 07:13
- DERVİŞ dedi ki...
-
Her olayı affetmeye çalışmalı, her zaman her yerde kendimizi haklı görmemeliyiz.Haklı bile olsak affetme büyüklüğünü gösterebilsek ne güzel olurdu. Haklı mı olmak istersiniz mutlu mu? Ben mutluluğu tercih ederim. Haklı ama mutsuz olmaktansa affedip haklı ve mutlu olmak daha güzel. teşekkürler yorumlarınız için.
- 23 Mart 2010 04:09
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
3 yorum:
Ders alınası bir yazı...Affetmek çok zor geliyor insana ama içinde taşıdıkça da seni yıpratıyor bunu farkedemiyoruz...Onun için diyorum ki ''boşverrrr'' demek bazen çok iyi bişey...
Muhteşem bir dersti.Ellerine sağlık.Affederek kurtulalım yüklerimizden kendimizi mahrum bırakmayalım iyilikten, sevgilerimle.
Her olayı affetmeye çalışmalı, her zaman her yerde kendimizi haklı görmemeliyiz.Haklı bile olsak affetme büyüklüğünü gösterebilsek ne güzel olurdu. Haklı mı olmak istersiniz mutlu mu? Ben mutluluğu tercih ederim. Haklı ama mutsuz olmaktansa affedip haklı ve mutlu olmak daha güzel. teşekkürler yorumlarınız için.
Yorum Gönder