27 Mart 2010 Cumartesi
Bir «vâv» Çiziver
Hâfız Osman, Beşiktaş’tan Üsküdar’a geçmek için bir yolcu kayığına binmişti. Sâhile yaklaşıldığında kayıkçı, ücretleri toplamaya başladığında Hâfız Osman, üzerinde hiç parası olmadığını farketti. Mahcûbiyet içerisinde kayıkçıya:
“–Efendi! Yeni farkettim; nasıl olmuşsa yanıma para almamışım! Sana para yerine bir «vâv» yazıversem olmaz mı?” dedi.
Hâfız Osman’ı tanımayan kayıkçının canı sıkıldı:
“–A mübârek! Mâdem paran yoktu, niye kayığa bindin? Bir «vâv» harfinden ne çıkar? Ne yapayım ben «vâv»ı?” dedi.
Hâfız Osman da:
“–Satarsın! Başka türlü ücretini şu an vermem mümkün değil!” dedi.
Bunun üzerine kayıkçı, yapılan teklîfi çaresiz bir şekilde kabul etti. Hâfız Osman da, oracıkta bir «vâv» yazıp kendisine veriverdi.
Günün birinde yolu Bedesten’e uğrayan kayıkçı, gördü ki birkısım hat yazıları satılmaktadır. Hemen cebindeki Hâfız Osman’ın vavını hatırladı. Çıkarıp orada tellâllık yapan adama gösterdi. Adamın:
“Hâfız Osman vâvı!” diye haykırmasıyla bir anda etrafı kalabalıklaştı ve bu harf, kayıkçının hiç ummadığı yüklü bir fiyata satıldı. Halbuki kocaman hat istifleri bile bu kadar etmezdi.
Daha sonra birgün Hâfız Osman, yine Üsküdar’a geçerken bu şahsın kayığına binmişti. Onu karşısında gören kayıkçı, daha Hâfız Osman parasını uzatmadan:
“–Hoca Efendi! Sen para yerine bana yine bir vâv yazıver!” dedi.
Hâfız Osman da tebessümle:
“–Efendi! O vâv her zaman yazılmaz. Sen paranı buyur!” dedi ve ücretini takdîm etti.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
27 Mart 2010 Cumartesi
Bir «vâv» Çiziver
Hâfız Osman, Beşiktaş’tan Üsküdar’a geçmek için bir yolcu kayığına binmişti. Sâhile yaklaşıldığında kayıkçı, ücretleri toplamaya başladığında Hâfız Osman, üzerinde hiç parası olmadığını farketti. Mahcûbiyet içerisinde kayıkçıya:
“–Efendi! Yeni farkettim; nasıl olmuşsa yanıma para almamışım! Sana para yerine bir «vâv» yazıversem olmaz mı?” dedi.
Hâfız Osman’ı tanımayan kayıkçının canı sıkıldı:
“–A mübârek! Mâdem paran yoktu, niye kayığa bindin? Bir «vâv» harfinden ne çıkar? Ne yapayım ben «vâv»ı?” dedi.
Hâfız Osman da:
“–Satarsın! Başka türlü ücretini şu an vermem mümkün değil!” dedi.
Bunun üzerine kayıkçı, yapılan teklîfi çaresiz bir şekilde kabul etti. Hâfız Osman da, oracıkta bir «vâv» yazıp kendisine veriverdi.
Günün birinde yolu Bedesten’e uğrayan kayıkçı, gördü ki birkısım hat yazıları satılmaktadır. Hemen cebindeki Hâfız Osman’ın vavını hatırladı. Çıkarıp orada tellâllık yapan adama gösterdi. Adamın:
“Hâfız Osman vâvı!” diye haykırmasıyla bir anda etrafı kalabalıklaştı ve bu harf, kayıkçının hiç ummadığı yüklü bir fiyata satıldı. Halbuki kocaman hat istifleri bile bu kadar etmezdi.
Daha sonra birgün Hâfız Osman, yine Üsküdar’a geçerken bu şahsın kayığına binmişti. Onu karşısında gören kayıkçı, daha Hâfız Osman parasını uzatmadan:
“–Hoca Efendi! Sen para yerine bana yine bir vâv yazıver!” dedi.
Hâfız Osman da tebessümle:
“–Efendi! O vâv her zaman yazılmaz. Sen paranı buyur!” dedi ve ücretini takdîm etti.
4 yorum:
- üryan dedi ki...
-
Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der.
Buna anlamca vaveyla denir.
Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir.(alıntı)
teşekkürler - 27 Mart 2010 00:50
- DERVİŞ dedi ki...
-
@ üryan dost çok güzel özetlemişsiniz. Teşekkürler. Hayatta bence her zaman hepimizin karşısına en az bir kere "vav" çizen biri çıkmıştır. Ama bunun değerini bazen anlamamış olabiliriz. Sevgilerimle
- 27 Mart 2010 05:33
- Unknown dedi ki...
-
katılıyorum kim bilir kimleri farketmedik ya da farketmezden geldik
- 29 Mart 2010 12:16
-
-
ne kadar anlamlı ne kadar güzel. size iyki rasladım iyki varsınız.hayırlı günler
- 24 Ocak 2011 04:42
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Biz çocukken, tepesinde bir dantela örtüyle başköşede duran yeşil ışıklı ahşap radyomuzdan, hüzzam makamında ayrılık şarkıları yayılırdı...
-
Beş yaşında yetim kalan bir çeçen çocuk annesiyle yalnız yaşamaktadır. Fakirdirler, ekilecek biçilecek çok fazla arazileri de yoktur. Belli ...
-
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden bir...
-
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı, sevecen,dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu ...
-
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya çalışmakta...
4 yorum:
Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der.
Buna anlamca vaveyla denir.
Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir.(alıntı)
teşekkürler
@ üryan dost çok güzel özetlemişsiniz. Teşekkürler. Hayatta bence her zaman hepimizin karşısına en az bir kere "vav" çizen biri çıkmıştır. Ama bunun değerini bazen anlamamış olabiliriz. Sevgilerimle
katılıyorum kim bilir kimleri farketmedik ya da farketmezden geldik
ne kadar anlamlı ne kadar güzel. size iyki rasladım iyki varsınız.hayırlı günler
Yorum Gönder