12 Mart 2010 Cuma

Deniz Yıldızı




Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere Okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silüeti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve Okyanusa fırlatıyormuş. Biraz daha yaklaşınca seslenmiş;
-Günaydın ne yapıyorsun böyle?
Genç adam durmuş, başını kaldırmış ve cevap vermiş:
-Okyanusa deniz yıldızı atıyorum.
-“Sanırım şöyle sormalıydım” demiş Bilge adam
-“Neden okyanusa deniz yıldızı atıyorsun?”
-Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler.
-Ama delikanlı görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı deniz yıldızlarıyla dolu. Hiçbir şey farketmez.
Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir deniz yıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış.
-Bunun için farketti!
Bu cevap bilgeyi şaşırtmış, ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca birşeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü önünden gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru farketmiş ki, o koca bilim adamı, o büyük şair, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Çünkü bu gencin aslında yaptığının evrende bir gözlemci olmayı ve bir fark yaratmayı seçmek olduğunu anlamış. Utanmış. O gece sıkıntı içerisinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini düşünerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş, sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla Okyanusa deniz yıldızı atarak geçirmiş.
“Hepimize bir fark oluşturma yeteneği bahşedilmiştir. Eğer biz o genç adam gibi, bu yeteneğimizin farkına varabilirsek, görüş (vizyon) gücümüz sayesinde geleceği şekillendirme kudretini elde edebiliriz.
Hepimiz kendi yıldızımızı bulmalıyız. Eğer yıldızımızı akıllıca ve iyi fırlatabilirsek, dünya hiç kuşkusuz harika bir yer olacaktır.”

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Mevlana Farsça eserinde bu rubaiye "biya " diye başlamaz, "baza " diye başlar, Farsça'da biya demek gel anlamında , "baza "kelimesiise dön demektir, bu yüzden bu rubai ingilizceye çevrilirken come değil , return diye çevrilmiş..
Bizimkilerse bunu yanlış tercüme ederek "gel " demişlerdir...

12 Mart 2010 Cuma

Deniz Yıldızı




Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere Okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silüeti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve Okyanusa fırlatıyormuş. Biraz daha yaklaşınca seslenmiş;
-Günaydın ne yapıyorsun böyle?
Genç adam durmuş, başını kaldırmış ve cevap vermiş:
-Okyanusa deniz yıldızı atıyorum.
-“Sanırım şöyle sormalıydım” demiş Bilge adam
-“Neden okyanusa deniz yıldızı atıyorsun?”
-Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler.
-Ama delikanlı görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı deniz yıldızlarıyla dolu. Hiçbir şey farketmez.
Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir deniz yıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış.
-Bunun için farketti!
Bu cevap bilgeyi şaşırtmış, ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca birşeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü önünden gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru farketmiş ki, o koca bilim adamı, o büyük şair, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Çünkü bu gencin aslında yaptığının evrende bir gözlemci olmayı ve bir fark yaratmayı seçmek olduğunu anlamış. Utanmış. O gece sıkıntı içerisinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini düşünerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş, sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla Okyanusa deniz yıldızı atarak geçirmiş.
“Hepimize bir fark oluşturma yeteneği bahşedilmiştir. Eğer biz o genç adam gibi, bu yeteneğimizin farkına varabilirsek, görüş (vizyon) gücümüz sayesinde geleceği şekillendirme kudretini elde edebiliriz.
Hepimiz kendi yıldızımızı bulmalıyız. Eğer yıldızımızı akıllıca ve iyi fırlatabilirsek, dünya hiç kuşkusuz harika bir yer olacaktır.”

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Mevlana Farsça eserinde bu rubaiye "biya " diye başlamaz, "baza " diye başlar, Farsça'da biya demek gel anlamında , "baza "kelimesiise dön demektir, bu yüzden bu rubai ingilizceye çevrilirken come değil , return diye çevrilmiş..
Bizimkilerse bunu yanlış tercüme ederek "gel " demişlerdir...

Popüler Yayınlar